Su Kuşlarını Neden Sayıyoruz?

Kategori: Haber, Kuşlar
Etiketler: , ,

Gediz Deltası, flamingolar. Fotoğraf: Sezai Göksu

Marmara Gölü kıyıları. Manisa. 12 Ocak 2019. Küçük bir kuş gözlemci topluluğuyla Marmara Gölü Önemli Kuş Alanı’nın dokuz noktasından dördünü sayma sorumluluğunu üstlendik. Daha önceki yıllarda kuş araştırmacısı Ömer Döndüren tarafından bu göl için belirlenen Marmara Gölü Kış Ortası Su kuşu Sayımı (KOSKS) sabit noktalarından 1, 2, 3 ve 4 numaralı gözlem istasyonlarını tek tek ziyaret ederek, önceden hazırlanan standart formlara gördüğümüz su kuşlarının sayısını işliyoruz. Hem su kuşu türleri ve topluluklarını gözden kaçırmamamız, hem doğru saymamız, hem de mükerrer sayım gerçekleştirmemek için azami dikkat göstermemiz gerekiyor. Gölün diğer noktalarını ise sıkça iletişim halinde olduğumuz bir başka grup gözlemci arkadaşımız sayıyor.

Binlerce ördeği ve diğer su kuşunu saydığımız birinci noktada bir saat 35 dakika geçirdikten sonra ikinci noktada hiç su ve su kuşu göremiyoruz. Gölün bu kış bir miktar çekildiğini not ediyoruz sadece. Üçüncü, en zorlandığımız nokta. Kuşlar uzakta ve ışık ters olduğu için ne kadar çabalasak da on binden çok ördeği görmemize rağmen türlerini tespit edemiyoruz. Dördüncü noktaya gelip de yine teleskobumuzu kurduğumuz anda bizi bekleyen görüntüden henüz haberdar değiliz. İşte kuş gözlemin en güzel hali belki tam da böyle anlar… Kendinizi daha önce hayal dahi edemeyeceğiniz bir anın içinde bulmak, farklı bir türle, kuş topluluğuyla veya sıra dışı bir durumla karşılaşmak. Gördüğünüzden şüphe etmek. Bir daha bakmak. Heyecanınızı ve ihtimal dışı gibi görünen bu durumu yanınızda olanlara dillendirmek. Onlarla tartışmak. Hep birlikte tekrar bakmak. Bir rehber kitaba, sizden daha tecrübeli birine danışmak. Zaman varsa derin bir nefes alıp gördüğünüzü yeniden incelemek. Sıra dışı olan şey, kuşların sayısı ise tekrar ve tekrar saymak. Sonucunda yanılmadığınızı, gerçekten de değerli bir an yaşadığınızı idrak etmek ve kelimenin tam anlamıyla kuş gibi havalara uçmak! Dünyada bundan daha kendi halinde, naif bir tatmin var mı bilmiyorum. Fakat kuşlarla karşılaşmak tam da böyle bir şey.

Marmara Gölü

Marmara Gölü, tepeli pelikanlar. Fotoğraf: Sezai Göksu

Marmara Gölü’nün bu dördüncü noktası işte tam da böyle bir ana gebeydi. Yüz, iki yüz, üç yüz, beş yüz derken aynı noktada üç grup halinde dinlenen binden çok tepeli pelikan saydık. Göldeki toplam sayının ise 1231 olduğunu belirledik. Pelikanların güzelliği ve kalabalık olmalarının olağan üstü görünümü bir yanda dursun, bizi asıl heyecanlandıran 1200 rakamının tepeli pelikanlar için anlamıydı. 140, tepeli pelikan için belirlenen küresel ölçekte Önemli Kuş Alanı eşik değeri. Yani dünya nüfusunun yüzde biri. 1231 ise bu türün dünya nüfusunun neredeyse yüzde dokuzu! Belki de bu gözlemi yaptığımız eşsiz an, gölün bundan sonra daha iyi korunmasına katkı koyacak.

Yaptığımız bu olağan üstü gözlem bizi tam da bu yazının başlığına, yani su kuşlarını sayma amacımıza bağlıyor. Kış Ortası Su kuşu Sayımları (KOSKS) 2019’da dünya genelinde elli dördüncü kez yapılıyor. KOSKS aynı zamanda dünyanın farklı kıtalarında eş zamanlı gerçekleşen en geniş katılımlı gönüllü hareketlerden biri, sınırları ülke ve kıta sınırlarını aşan bir vatandaş bilimi imecesi. 1967’den bu yana 50 binden çok sulakalan ve 180’den çok ülkede su kuşu sayımları gerçekleşmiş. Bu yıl 12 Ocak’ta dünyanın farklı noktalarındaki gönüllü kuş gözlemciler yaşadıkları bölgelerdeki sulakalanlarda ördekleri, kazları, martıları ve diğer su kuşlarını saymaya başladı.

Harita 1: Dünyada 1967’den bu yana 180 ülkede 50 binden çok alanda su kuşu sayımı yapılmış. Kaynak: Wetlands International (1997)

Dünyayı su kuşlarının gözünden görmek

Türkiye KOSKS’larına 1996’dan beri mümkün olduğunca katılıyorum ve o günden bu güne bana en sık sorulan  sorulardan biri şu: Su kuşlarını neden sayıyorsunuz? İlk yıllarda bu soruya berrak yanıtlar veremesem de aradan geçen yıllar içinde, Marmara Gölü’ndekine benzer anlar yaşadıktan sonra sayımların değeri zihnimde epeyce netleşti. Dünyanın farklı kıtalarında eş zamanlı yapılan KOSKS, biz insanların dünyayı başka canlıların, su kuşlarının gözünden görmesini sağlıyor, ve sonucunda bizi, kuşlarla birlikte bir yaşamanın yollarını aramak ve bulmak için zorluyor. Peki bu süreç nasıl işliyor? Binlerce gözlemcinin yaptığı yüz binlerce ayrı gözlem, kuşlar ve sulakalanlar için nasıl anlamlı bir bütün haline geliyor?

Yapılan sayım sonuçları önce bölgesel koordinasyonu yürüten gruba, ardından ülke ölçeğinde KOSK verilerinin birleştirilmesinden sorumlu kuruluşa aktarılıyor. Türkiye’deki sayımların koordinasyonu 1967-1973 ve 1986-1989 yılları arasında çoğunlukla Avrupa ülkelerinden gelen kuş gözlemcileri tarafından gerçekleştirilmiş. 1990 ve 2002 arasındaki sayımları Doğal Hayatı Koruma Derneği yürütmüş. 2002’de ilk defa tamamı Türkiye’deki kuş gözlem topluluklarından oluşan ekipler sayımları yapmaya başlanmış. 2005-2012 arasında sayımlar Doğa Derneği koordinatörlüğünde Türkiye’deki kuş gözlemciler ve kuş gözlem toplulukları tarafından gerçekleştirilmiş. Türkiye sayımlarını 2013’ten itibaren KOSKS Kurulu, OMÜ Ornitoloji Araştırma Merkezi ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü koordine ediyor.

Ülke ölçeğinde elde edilen veriler ise tüm dünya genelindeki verileri birleştiren, Hollanda’daki Uluslar Arası Sulakalanlar Örgütü’ne (Wetlands International) iletiliyor ve burada tüm veriler sentezlenerek kuşların korunması için çok değerli veriler ortaya konuyor.

KOSKS’ların sonuçları

KOSKS’ların en temel sonuçlarından biri bir türün dünya ölçeğindeki sayısının ve bölgesel göç yolu nüfuslarının dağılım ve büyüklüğünün belirlenmesi. Binlerce insanın tek tek yaptığı gözlemler, Uluslar Arası Sulakalanlar Örgütü tarafından birleştirilerek her bir su kuşu türüyle ilgili sayı ve dağılım tahminleri yapılıyor. Böylelikle her bir türün dünya ve bölgesel göç yolu nüfusunun yüzde biri tahmin edilerek bu kuşlar için koruma öncelikli sulak alanlar belirleniyor. Kuşları korumada öncelikli Önemli Kuş Alanı, Önemli Doğa Alanı ve Ramsar Alanları’nı* belirlemenin müşterek bir kriteri, bir türün dünya veya bölgesel göç yolu nüfusunun yüzde biri veya fazlasını barındırması ve bu verileri elde etmenin en temel yollarından biri KOSKS’lar.

Harita 2: Tepeli pelikanın Akdeniz Karadeniz ve Güneybatı Asya göl yolu bölgeleri ve üzerindeki yüzde bir eşik değerini geçen Önemli Kuş Alanları (Kaynak: critical-sites.wetlands.org)

Somutlaştırmak için birkaç tür üzerinden örnek vereyim. Uluslar Arası Sulakalanlar Örgütü tarafından yapılan göç yolu haritasına bakarsak yukarıda da bahsettiğim tepeli pelikanın üç bölgesel göç yolu nüfusu var. Bunlardan biri Akdeniz Karadeniz göç yolu (batıdaki), diğer ise Güneybatı Asya göç yolu (yakın doğudaki) (Harita 2). Batıdaki nüfusun yüzde biri 65 birey, doğudakinin ise 75 birey. Dünya nüfusunun yüzde biri ise 140 birey. Bir de bu haritada gözükmeyen elli bireylik bir Doğu Asya nüfusu var ki, çok küçük olduğundan bu hesaplamalarda onu ihmal edebiliyoruz. Uluslar Arası Sulakalanlar Örgütü’nün geliştirdiği critical-sites.wetlands.org uzantılı internet sitesinden elde edilen Harita 2, bize hem batı, hem de doğu göç yolunun yaklaşık sınırlarını, hem de daha önemlisi bu bölge üzerinde yüzde bir eşik değerini geçtiği bilinen tüm alanları gösteriyor.

Hem göç yolu hem de tek tek alan düzeyinde bu sentezi yapabilmemizin önemli veri kaynaklarından biri ise, 54 yıldır dünyadaki ve Türkiye’deki gönüllü kuş gözlemcilerinin el birliği ile yürüttüğü sayımlar. Bu haritaya bakınca Marmara Gölü’nde 1231 bireylik tepeli pelikanı gözlediğimiz gün daha da çok anlam kazanıyor. Yeryüzünün bu devasa büyüklükteki bölümünde yaşayan tüm tepeli pelikanların yüzde dokuzuyla, küçük bir gölün kıyısında, tek bir anda karşılaşmak…

Harita 3: Ötücü kuğunun batı göç yolları ve üzerindeki yüzde bir eşik değerini geçen Önemli Kuş Alanları (Kaynak: critical-sites.wetlands.org)

KOSKS sonuçlarının nasıl kullanıldığına bir başka örnek olabilecek ötücü kuğunun ise batıya doğru uzanan dört farklı göç yolu nüfusu var (Harita 3). Bunun dışında ise bir de doğuya doğru uzanan bir göç yolu nüfusu bulunuyor. Yapılan çalışmalar sayesinde Türkiye’de ve özellikle de Trakya’da kışlayan ötücü kuğuların Batı Sibirya Karadeniz ve Akdeniz nüfusuna ait olduğunu biliyoruz (Harita 3’deki soldan ikinci, maviyle sınırlı göç yolu). Bu nüfusun yüzde biri 120 birey ve bu nedenle ötücü kuğunun 120 bireyden fazlasının düzenli olarak kışladığı alanlar bir Önemli Kuş Alanı olarak tanımlanıyor. Türün dünya nüfusunun yüzde biri ise yaklaşık 1800 birey. Bir yerde 1800 bireyden fazla ötücü kuğuyu düzenli olarak görmemiz, bu sefer de oranın dünya ölçeğinde Önemli Kuş Alanı olmasını sağlıyor. Meriç Deltası, işte bu özelliğe sahip alanlardan biri ve alanın bu özelliğini KOSKS’lar sayesinde fark ettik.

KOSKS’lar, ülkeler ve kıtalar arasında hareket ederek yeryüzünün farklı noktalarını birbirine bağlayan su kuşlarını daha iyi anlamamızı ve onlar için insanları çizdiği sınırları aşan bir sulakalanlar ağı tanımlamamızı sağlıyor. Bir başka değişle, yerküreye su kuşlarının gözünden bakmayı öğreniyoruz. Üstelik bunu yaparken hiç tanımadığımız ama kuşlarla karşılaştığımızda aynı heyecanı duyduğumuz, farklı coğrafyalardaki kuş gözlemcilerle dünyanın en geniş katılımlı imecelerinden birini gerçekleştiriyoruz.

Ülke ölçeğinde doğrudan koruma çalışmalarına da yön veren KOSK’lar her şeyden önce sulakalanlar hakkındaki bilgilerimizin güncellenmesini sağlıyor. Alan üzerindeki tehditleri işaret ediyor veya muhtemel tehditlere karşı veri altlığı oluşturuyor. Örneğin Güney Gediz Deltası’nda yapılan KOSKS’lar İzmir Körfez Otobanı’nın yapımına karşı oluşturulan dava dosyasında önemli bir yer tutmuş ve alanın flamingoların dünya nüfusunun önemli bir kısmını barındırdığının ispat edilmesini sağlamıştı. Sayımlar sayesinde avcılığın kuş nüfusları üzerindeki etkilerini de analiz edebiliyoruz. Gittiğimiz her noktada ve Türkiye genelinde, kuşların ve sulakalanların değerini anlatma şansı elde ediyoruz. Dahası, tüm kuş gözlemciler yılda bir kere de olsa emek ve heyecanımızı çok sevdiğimiz bu varlıkları korumak için ortaklaştırabiliyoruz. Birbirimizden ve sayım sonuçlarından yeni tecrübeler ediniyoruz.

Marmara Gölü’nde yaşadığım o muhteşem anın tüm kuş gözlemciler ve herkes için çoğalmasını diliyorum. Biliyorum ki, bu ancak kuşların yaşam alanlarının korunması ve sayılarının artmasıyla mümkün olacak.

Yazı: Güven Eken

Gediz Deltası, flamingolar. Fotoğraf: Sezai Göksu

(*) Ramsar Sözleşmesi su kuşlarını “ekolojik olarak sulakalanlara bağımlı olan kuş türleri” olarak tanımlar. Bir sulakalanın Ramsar alanı olabilmesi için öncelikle sekiz adet Ramsar Kriteri’nden en az birisini sağlaması gerekir. Bu kriterlerden ikisi Su kuşu Kriteri (Kriter 5) ve Popülasyon Eşik Değeri Kriteri (Kriter 6) olup doğrudan su kuşları ile ilgilidir. Daha açık bir şekilde bir alan düzenli olarak Su kuşu Kriteri’ne göre “20,000 ya da daha fazla su kuşu”nu, Popülasyon Eşik Değeri Kriterine göre ise “bir su kuşu türüne ait göç yolu popülasyonunun yüzde birinden fazlası”nı barındırıyorsa Ramsar Kriterlerini sağlıyordur ve Ramsar Alanı adayı olarak kabul edilir.

www.critical-sites.wetlands.org Su kuşlarının göç yolları ve bulundukları Önemli Kuş Alanları.

www.wpe.wetlands.org/search Dünya su kuşu popülasyon büyüklükleri veritabanı.

Yorum yapılmamış

Yorum Bırak

Change this in Theme Options
Change this in Theme Options